Vakit bulup pazara çıkamadığım için, markette tazecik turp otlarını görünce, oyuncak bulmuş çocuk gibi sevindim. En dıştaki kart yapraklarını ayıkladım. Sonra defalarca yıkadım toprakları gitsin diye. Suda beklettim, tekrar yıkadım, tekrar beklettim ve yine yıkadım. Nihayetinde haşlanmaya hazır hale geldiler sevgili otlarım...
Kaynayan suya yavaş yavaş ilave ettim hepsini. Sapları azıcık yumuşayınca hemen sudan aldım. Yarım limonun suyu ve Akhisar'dan gelen yeni zeytinyağını gezdirdim üzerine kokusunu duyarak. Ardından yine Akhisar'dan gelen henüz tamamen tatlanmamış kırma zeytinlerden attım üstüne birkaç tane, tam sevdiğim gibi acı acı... Renklendirmek için bu güzel tabağı, küçük doğranmış portakal dilimleri koydum üzerine...
Ege Mutfağı'nda meze niyetine süslese de balık sofralarını, benim soframda taze ekmekle ana yemek gibiydi turpotu..