24 Ağustos 2010 Salı

Özsüt'ten beyaz çikolatalı frambuazlı güllaç

Beni güllaçla barıştıran etkinlik...
Sonunda İzmirli blog yazarları için de bir etkinlik yapıldı...
İşte bu iki cümle özetliyor Özsüt Kordon'da yaptığımız buluşmayı...
Arasıra diğer bloglarda İstanbul'da yapılan etkinliklerle karşılaşıyordum. Maalesef bu konuda İzmir'in çok kısır olduğunu düşünüp, burada da yapılsa keşke diyordum..Taa ki Özsüt, hem de bir İzmir firması bu güzel etkinliği organize edene kadar...
Geçtiğimiz perşembe akşamı Özsüt'ün Kordon Şubesinde Mine Hanım'ın misafirperverliği ve hoşsohbetiyle güzel bir 2 saat geçirdik. Kendisi bizlere Sefer Usta'nın Kemeraltı'nda ki küçük dükkanından bugünlere nasıl gelindiğini, üretim aşamalarını, hammadde seçiminlerindeki hassasiyetlerini, arge çalışmalarını ve bunun gibi Özsüt'ü yakından tanımamızı sağlayan birçok bilgiyi bizimle paylaştı. Bu yıl ilkini düzenledikleri pasta yarışmasında yaşananları anlattı. Sorularımıza tüm içtenliğiyle cevap verdi.
Özsüt'ün vitrinindeki çoğu ürünü denemiş biri olarak, bu lezzetin oluşumunda gösterilen titiz çalışmalar beni hiç şaşırtmadı...
Sektör farklı da olsa bir argeci olarak Özsüt'te arge yapmanın keyifli, ancak damak tadına yönelik olduğu için de oldukça zor olduğunu düşündüm...
Beni güllaçla barıştıran etkinlik demiştim başta... Yıllar önce kötü bir güllaç tecrübem olmuştu çünkü. Bunda içine konulan gülsuyunun ve yapılışının rolü büyüktü sanırım. O yüzden buluşmaya biraz şüpheyle gittim aslında...

O gece Özsüt bizlere 3 farklı güllaç sundu..

Klasik güllaç.. Yıllardır içinde gülsuyu var diye uzak durduğum güllaç, arasındaki bol ceviz ve bademiyle nefisti. 

Beyaz çikolatalı frambuazlı güllaç.. Güllaç yaprakları arasında beyaz çikolata ile parfelenmiş frambuaza bol antep fıstığı eşlik ediyordu.

Son olarak da firmanın kendi arasında 'dutlaç' dediği kara dutlu güllaç.. Süt sevmeyenler ama karaduta bayılanlar için ideal bir lezzet. Çünkü bu güllaç sütsüz.. içinde bal, lor ve ceviz var..

Benim favori güllacım frambuazlı olanıydı. Ramazan ayının geleneksel tatlısı, frambuaz ile birleşince mayhoş hafif bir tatlı ortaya çıkmış. Daha soğuk ya da dondurma ile servis edildiğinde serinletici de olacaktır..

Teşekkürler Özsüt..



12 Ağustos 2010 Perşembe

krep


-Krebin kokusuyla uyandım anne.. Kokuyu duyunca karnımın acıktığını hissettim..
dedi ve bir tane krep alıp ayaküstü yemeğe başladı. Bir annenin en mutlu olduğu anlardır biridir ya çocuğunun yemek yemesi. Hele ki yemek ile arası iyi değilse..
Böyle olunca tatilde sık sık yapıldı krep...
Tabii fotoğrafları da çekildi yine, arşivde de bulunsun diye..


Krepler pişince, güzel bir kahvaltı hazırlandı. Tazecik biberler ve salatalıklar dalından koparılıp geldi masaya..
Beyaz peynir küçük küçük doğranılarak bolca maydanoz, pul biber ile karıştırıldı. Krebin arasına konularak, sarıldı.
Bazı beyler Nutella sürmeyi tercih ettiler krebin üzerine..
Yan komşunun tabağı da dolaptan çıkarılıp, iki tane de onlara hazırlandı. Ve tabakları iade edildi.


Krebi nasıl yaptığıma gelince; daha önce anlattığım gibi
  • 500 ml süt
  • 2 yumurta
  • 1.5 su bardağı kadar un
  • 1 çay kaşığı tuz
Un göz kararı aslında... hamur boza kıvamında olacak..
Tava az tereyağ ya da sıvıyağ ile yağlanıp, sıvı hamurdan birer kepçe dökülecek krep tavasına..
Başından ayrılmayın.. yanmasın...

6 Ağustos 2010 Cuma

güveç


Tatilde bloğuma zaman ayıracaktım..
Kendime bir kahve yapıp, flash belleğimde ki fotolara bakmaya karar verdim..
Ahh.. babacığımın hazırladığı güveci bile yayınlamamışım daha..
Tepesine dikilip, nasıl da güzel resimlemişim halbuki..

Güveç yapmanın sırrı öncelikle et seçiminde.. Babamın kasabında hazırlattığı etleri görünce, İzmir'de marketlerden aldığım etler geldi gözümün önüne..
İlk evlendiğimiz yıllarda oturduğumuz  evin arkasında, Bornovalılar bilir Küçükpark, bir kasabımız vardı. Çok memnunduk etlerinden.. Daha sonra oradan taşınınca bir daha kasaptan alışveriş etmez olduk. Şimdi oturduğumuz yerde 3 tane bilinen büyük market olunca gerek mi görmedik...


Malzemeler:
  • 1,5 kg kuzu eti
  • 2 adet soğan
  • 4-5 adet biber
  • 3-4 adet domates
  • 1 baş sarımsak


Yapılışı:
  • Önce bir sıra et koyup, üzerine biberleri ve sarımsakları ilave etti.
  • Tekrar etler ve üzerine yine biber, sarımsak ve domatesleri sıraladı.
  • En üste dilim dilim soğanları ve domatesleri koydu.
  • Tuz ve karabiber ilave etti.
  • Üzerine alüminyum folyo ile kapatıp, yakındaki fırına götürdü.

Fırından geldiğinde güvecin kendine has mis kokusu iyice karnımızı acıktırmıştı. Nadiren de olsa, beylerin mutfağa girmesi keyif veriyor...
Ama fazlası mutfağın düzeni açısından bayanlara daha yorucu olabiliyor..


Ellerine sağlık babişkom..



4 Ağustos 2010 Çarşamba

tatil ve krep mantı

Bu hafta yıllık iznimi kullandım. Yazlıktayım..
Ama bir tuhafım..
Belli bir tempoya alışınca, günler birbirine çok benzer şekilde akarken mola verip yazlıkta tatil yapmaya çalışmak bana daha mı yorucu geliyor ne:))
İyi bir hafta geçirmeliyim stresi.. Daha neler değil mi..

-Günlerimi iyi değerlendirmeliyim, dinlenmeliyim...
Düşünme şimdi işi gücü...
Ama çarşamba olmuş bile.. günde 3 öğün yemek hazırla.. 2 kez denize git gel.. ortalığı toparla.. eyvah tatil bitiyor...
Bana da yaranılmıyor :)

Tatilimin üçte biri mutfak bankosunun önünde geçince, hergün ne pişirsem diye düşünüyorum. Aklıma üniversite yıllarında ev arkadaşım, can dostumla uydurduğumuz bir yemek geliyor.
Krep Mantı.. daha yaratıcı bir isim bulamadım şimdi..

Krebi her zaman gibi hazırladım, 1 yumurta, 500 ml süt ve göz kararı un ile. Yaklaşık 10 adet orta boyda krebi pişirirken, bir taraftan da domates ve soğan ile kıymayı kavurdum. Üzerine dökmek için sarımsaklı yoğurdu ve hafifce kavrulmuş pul biberli zeytinyağını hazırladım. Yanına da patlıcan salatası..
Evdeki beyler beğendiler..

Akşama da mangalda balık var, yanına bir salata tamam.
Peki yarın öğlene ne pişirsem...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...