29 Aralık 2009 Salı

kremalı mantarlı biftek

Bifteği genelde sade ya da domates soslu yapardım. İlk kez böyle yapmayı denedim. Sonuç mükemmel oldu.. Yanında kekik, kırmızı pul biber ve susam ile fırınlanmış patateslerle servis yaptım...
Geçenlerde eşim dayısına bu blog işinde kendisine yeme kısmının düştüğünü ve bundan da çok keyif aldığını söylüyordu. Tabii gördüğünüz tabaklar resmi çekildikten hemen sonra, lezzet testi için eşimin önüne konuluyor:)

Malzemeler:


  • 6 parça dana biftek
  • 1/2 kg mantar
  • 200 ml krema
  • mısırözü yağı
  • üstüne az kaşar
  • tuz, kekik, pul biber, karabiber

Yapılışı:

  • Biftekleri önce, az miktarda mısırözü yağı koyduğum teflon tavada önlü arkalı kızarttım.
  • Ardından üzerine kapak kapatıp, suyunu salıp çekinceye kadar pişirdim.
  • Suyunu çektikten sonra 1 su bardağı kadar kaynar su ilave ettim. Ocağın altını biraz kısıp, mümkün olduğunca kapağı açmadan 1 saat kadar pişirdim. Arada etin pişip pişmediğini kontrol ettim, daha sert olduğundan biraz daha sıcak su ilave ederek pişirmeye devam ettim.
  • Etler pişerken diğer tarafta mantarları soğan ve sıvıyağ ile soteledim. İçine tuz, pul biber ve kremanın yarısını ilave edip 5 dakika sonra ocağın altını kapattım.
  • Biftekleri piştikten sonra, fırın tepsisine aldım. Üzerlerine sotelenmiş kremalı mantarı paylaştırdım.
  • En üste az miktarda kaşar rendesi koydum.
  • Tepsiye yarım çaybardağı kadar sıcak su ilave ettim. Kalan kremayı üzerine gezdirdim.
  • 20 dakika 180 C de pişirdim. Üstü kızarınca çıkardım.
  • Aslında fırın sıcaklıkları ve sürelerini siz fırınınıza göre daha doğru ayarlayabilirsiniz. Ben üstü hemen kızarmadan, etler suyla bir miktar daha pişecek şekilde ayarlıyorum.
  • Susamlı patatesler ; Elma dilimi şeklinde kestiğim patatesleri fırın torbasına koyarak, biraz sıvıyağ, tuz, kekik, pul biber ve susam ilave ettim. Biftekler pişerken alt rafa koyup, aynı anda pişmesini sağladım.

JULIE & JULIA
Bir süre önce Meryl Streep ve Amy Adams'ın başrollerini oynadığı Julie&Julia adlı filmi seyrettim. Filmi Sevgili Burçe önerdi. Julie ve Julia yemek yapmayı seven, farklı zaman diliminde yaşamış olan iki kadın. Yaşanmış hayat hikayeleri onların ki.. Tutku ve cesaret ile herşeyin başarılabildiğini gösteriyor.
1940 lı yıllarda eşinin işi dolayısıyla Fransa'ya taşınan Julia'nın hikayesi Cordon Blue'da aldığı yemek dersleriyle başlayıp, bir yemek kitabı çıkarmaya kadar uzanıyor. Julie ise 2000'li yıllarda yaşayan, rutin işinden sıkılan ve bir gün bir yemek bloğu açmaya karar veren bir blogger :) İşte Burçe'nin bana özellikle tavsiye etmesinin ve benim de merakla izlememim nedeni:) Keyifle izlenebilecek bir fim. Hele ki bir blog sahibiyseniz..
Filmin bir yerinde Julia Child etleri pişirmeden önce, kuruluyordu. Bu şekilde daha iyi piştiklerini söyledi. Ben de bifteğimi pişiriken bu yöntemi uyguladım:)

24 Aralık 2009 Perşembe

incirli kek

Bizim ufaklığın doğum günü için yaptığım kek...
O gece o kadar çeşit yemekten ve şirin olduğu kadar çok da lezzetli olan doğum günü pastasından sonra, incirli keke pek yanaşan olmadı. Doğum günü çocuğumuzun dışında...
Ali Kaancım çok severek yedi halasının kekini...
Ailemin diğer üyeleri ancak ertesi sabah farkettiler bu güzel keki. Daha kahvaltıda, kek bitmişti...

İncirli keki en çok incirin çekirdeklerinden dolayı seviyorum. Çıtır çıtır ağzıma gelmesinden mutlu oluyorum:) Tabii kekdeki tarçın ve ceviz olmazsa olmazlarım...
Malzemeler:
  • 10 adet kuru incir
  • 2 yk margarin
  • 1 sb süt
  • 3 yumurta
  • 1 sb şeker
  • 9 yk un
  • 1 sb ceviz
  • 1 pk kabartma tozu
  • 1 çk tarçın
Yapılışı:
  • Önce incirleri küçük küçük doğradım.
  • Margarini eriterek, incirleri biraz kavurdum.
  • Sütü ilave edip, 2 taşım kaynattım.
  • Başka bir kapta yumurta ve şekeri çırptım.
  • İncirleri, un, ceviz, tarçın ve kabartma tozunu ilave ettim.
  • Yağladığım kalıba döktüm.
  • 170-180 C de pişirdim.
  • Yoğun bir kek olduğundan, iyi pişmesi gerekiyor. Üstünü birden kızartmadan yavaş pişirin. Kürdana yapışmadığında fırını kapatın.

22 Aralık 2009 Salı

ufaklığın doğum günü



UÇ UÇ UĞUR BÖCEĞİM....
Bizim ufaklık 1 yaşında...yeğenim:)
'Doğanlar büyümekte' der annem. Bir yıl önce kucağımıza aldığımız Ali Kaan'ımız, şimdi 3-4 adım atarak yürüyor. Düşe kalka büyümeye çalışıyor. Umarım önünde çok güzel, uzun bir yol olur....

Geçtiğimiz cumartesi akşamı kutladık bu güzel günü. Bebeğimizin annesi Sevgili Şirvancım çok güzel bir sofra hazırlamıştı. Ama biz gitmekte geç kalınca ve herkesi uzun süre aç bırakınca, 'Durun masa bozulmadan bir fotoğraf çekeyim ' diyemedim. Hatta açlıktan aklıma bile gelmedi:)

Menüde neler vardı:

-Tavuklu Un Çorbası (tarifi öğrenilip daha sonra yayınlanacak)
-Fırında Et Yemeği
-Fırında Kaşarlı Patates (tarifi öğrenildi, en kısa zamanda yapılacak)
-Brokoli Salatası
-Havuçlu Karnabahar Salatası (Sunum incelendi, en kısa sürede uygulanacak)
-Marul Salatası
-Fava
-Yoğurtlu Patates Ezme
-Kırmızı ve Yeşil Biber Dolması
-Pirinç Pilavı
-Kıymalı Börek
-İncirli Kek (Halası bir tek bunu yapabildi. Yakında yayınlanacak)
-Doğumgünü Pastası (Halası bir de Özsüt'ten bu pastayı aldı.)

Yani anne ve babaanne çok çalışmış...
Biz de yedik.. Yemekten fotoğraf çekmeye fırsat kalmadı:)
Bunlar da kıyıdan köşeden çektiğim salatalar...
Cevizli Yoğutlu Havuç

Fava

Yoğurtlu Patates

Karnabahar Salatası



Ali Kaan'ım hayatın bu sofra kadar renkli, bereketli ve sevgiyle geçsin...


14 Aralık 2009 Pazartesi

kömbe kurabiyesi



Yine zaman uçup gidiyor..
Ben arkasından koşturuyorum soluk soluğa..
Biraz kendim de aranıyorum galiba. Herşeye yetişmeye çalışıyorum...
Bırak herşey olduğu kadar di mi? Hayır rahat etmiyor içim. Yokuş yukarı tırmanıyorum sanki.. Abartıyor muyum, mecbur muyum, kendi tercihim mi bilmiyorum. Kafam karışık...
Okumaya da tekrar başladım:) Bu yıl 4.sınıftayım. Ödevler, sınavlar, sunumlar, projeler, performans ödevleri...
Gerçekten zormuş bu 4. sınıf. Halbuki daha önce okuduğumda böyle hatırlamıyorum. Daha mı keyifliydi ya da daha mı kolay.. Yoksa unuttum mu?!
Başka konularda var bu kez müfredatta.. Sorumluluk vermek, sosyalleştirmek, hayata hazırlamak...
Annecim, babacım siz kaç kez okudunuz 4.sınıfı?
İlkinde ortaokulu bile tamamlamamışken, sonra nasıl oldu da üniversiteyi bitirdiniz?...
Niyetim Kömbe Kurabiyesi'nin tarifini vermekti sadece. Kurabiyeyi yaptım da, yayınlayamadım bir türlü diyecektim. Ama dökülüverdi kelimeler....
Uzun zamandır defterimde duran, ama bir türlü deneyemediğim bir tarifti bu. İçindeki malzemeler, lezzetli bir kurabiye olacağının işaretiydi zaten.
Sevgili Mine'nin de dediği gibi, mutfak güzel bir terapi yeri.. Yoğun bir haftanın ardından daldım mutfağa. Sonunda da mis gibi tarçın ve karanfil koktu evim...
Malzemeler:
  • 1 pk margarin
  • 1 çb sıvıyağ
  • 2.5 çb şeker
  • 4 sb un
  • 1/2 sb ince ceviz
  • 4 yk hindistan cevizi
  • 2 yk susam
  • 2 çk tarçın
  • 1 çk dövülmüş karanfil
  • 2 çk mahlep
  • 2 pk vanilya
  • 1 pk kabartma tozu
Yapılışı:
Nasıl yapmanız gerektiğini bilirsiniz siz. İçinizden geldiği gibi karıştırın malzemeleri. Yoğurun yavaş yavaş.. İstediğiniz gibi şekil verin. Sonunda cevizin, susamın, tarçının ve karanfilin tadını ayrı ayrı aldığınız, ağızda dağılan nefis bir kurabiye çıkacak ortaya.. :)
Evinizden en sevdiğiniz kokular eksik olmasın...

8 Aralık 2009 Salı

tavuk göğsü


Bir tavuk göğsü tarifi daha..
Yine yalancı, ama bu kez kasede..
Birçok arkadaşım çok sever benim bu tatlımı. Özellikle Sevgili Meltem bayılır...
Ununu ayarlayabilir ve pişirdikten sonra uzun süre çırparsanız tam kıvamında olur. Hafif titrek kıvamlı :) ve nefis bir lezzet..

Bu tarifi Akhisar'da komşumuz olan Nurşahvar Abla'dan almıştım yıllar evvel. Uzun süre kasede yaptım, daha sonra içine irmik ilavesiyle tepside yapmaya başladım. Her haliyle çok hafif bir sütlü tatlı...

Malzemeler:
  • 1 lt süt
  • 3 küçük fincan şeker (fincanları biraz eksik dolduruyorum)
  • 1 küçük fincan un (yine daha az)
  • 1 küçük fincan mısır nişastası
  • 1 pk vanilya
  • üzerine tarçın
Yapılışı:
  • Tarçın hariç tüm malzemeleri karıştırarak pişirin.
  • Fokurdamaya başlayınca 5 dakika kadar daha ocağın üzerinde karıştırın.
  • Ardından el blenderi ile 3-4 dakika köpük köpük oluncaya kadar çırpın.
  • Kaselere boşaltıp soğumaya bırakın, daha sonra buzdolabına kaldırın.
  • Servis etmeden önce üzerine tarçın ilave edin.
Tarçın bu tada çok yakışıyor..

2 Aralık 2009 Çarşamba

kalbura bastı

Bu bayramın tatlısı Kalbura Bastı idi...
Ramazan Bayramında her evde baklava ikram edilirken, Kurban Bayramında kalbura bastı revaştaydı. Yeterince telaşlı bir bayram olduğundan mıdır nedir, daha basit bir tatlı seçilmiş. Ama bir o kadar da lezzetli...
Şuruplu tatlılarla arası çok iyi olmayan ben bile, bu tatlıyı severek yedim. Yediklerim çok başarılıydı:)
Kalbura bastının içinde mutlaka ceviz olmalı. Sonra bu tatlı yumuşak değil, kütür kütür olmalı. Yerken ağızda dağılmalı. Bayramda yediğim her iki annemin tatlısı da bu kriterlere uyuyordu:)

İşte tarif;

Malzemeler:
  • 2 sb çiçekyağı
  • 1 sb süt
  • 1 pk kabartma tozu
  • 1 yk toz şeker
  • alabildiğince un (çok yumuşak olmayacak )
  • İçine koymak için; ceviz
  • Şurup için; 4 sb şeker ve 3 sb su

Yapılışı:

  • Yağ, süt, un, şeker ve kabartma tozu karıştırılarak yoğrulur.
  • Küçük parçalara ayrılarak yuvaralanır ve düzleştirilir.
  • Ortasına ceviz konularak kapatılır ve üste kalan kısmı tatlıya adını veren kalbura bastırılarak şekil verilir. (Kalbur yoksa rendenin iri tarafı da olabilir.)
  • 180 C fırında pişirilir.
  • Soğuyunca diğer tarafta hazırlanan şurup ılık halde tatlının üzerine dökülür.

Ayhan Anneme geçen bayramdan şambali sözüm vardı. O yüzden arife gününden şambaliyi yapıp, akşamına anneme götürdüm. Her yiyenden güzel tepkiler geldi. Tarif soranlara da Vakit Buldukça'nın adresini verdim :))

29 Kasım 2009 Pazar

kavurma

BAYRAM SEVİNCİ
Bayram sabahı evin beyleri camiden gelince, ilk önce bayramlaşma merasimi yaparız. Önce annemle babam bayramlaşırlar ve annem babamın yanına geçer. Ardından eşim evin 3. büyüğü olarak, babam ve annemle bayramlaşarak, annemin yanına geçer. Böylelikle yaş sırasına göre dizilerek herkes birbiriyle bayramlaşmış olur. Zincirin son halkası henüz yürüyemediği için o annesinin kucağında dolaşır:))
Bayramlaşmanın ardından beyler hemen kıyafet değiştirerek bahçeye inerler. Etler parçalanıp bahçe mutfağına gelmeye başlayınca, annemin telaşla yaptığı ilk iştir bu kavurmayı yapmak. Kısık ateşte ve kendi yağında yavaş yavaş kavurur kurban etini. Bir buçuk saati geçer pişmesi.
Bizde Kurban Bayramı sabahı kahvaltı yapılmaz. Kavurma pişince yanında salata ve yoğurt ile beraber bu lezzetli kavurma yenir. Herhalde başka hiçbir sabah saat 10 da oturup böyle yağlı bir kavurma yemezsiniz. Ama bu bayram sabahında yenen kavurmanın lezzeti de keyfi de bir başkadır..


MUTLU BAYRAMLAR
Hayatınızın her anında bayramın coşkusunu ve sevincini yaşamanız dileğiyle...

22 Kasım 2009 Pazar

dil balığı tava

BİR PAZAR MENÜSÜ..
Nefis bir balık tarifi daha...
Oğlumun eskiden en sevdiği balıktı. Artık sevmiyormuş..
Ama yine de bizim kadar yedi :)

Bu balığı yapmayı yine yemek yapmayı, yemeyi ve yedirmeyi çok seven arkadaşım Hamdi'den öğrendim. Bir keresinde yazlıktayken sabah erkenden siteye bir balıkçı gelmişti. Dil balığı olduğunu görünce heveslenip aldım. Ama temizleyeceğim derken mahvoldum. Telefonla temizleme tarifi almıştım.
Bir daha mı ?! Kipa ne güne duruyor..

Yapılışı:
  • Temizlenmiş balıklar alınır.
  • Mısır ununa bulanır. (Beyaz una göre çok daha lezzetli oluyor)
  • Çiçekyağında güzelce kızartılır ve soğutmadan afiyetle yenilir.
Bu kez balığın yanında roka salatası vardı...

Şimdi Sevgili Hamdi bu yazıyı okuduğunda bana telefon açacak..
-Balıkları az kızartmışsın ya da çok kızartmışsın ya da tarif eksik. (Mutlaka bir kulp takacak..)
Ya da
-Kızım parana mı kıyamadın, gidip en küçüğünden almışsın..
diyecek biliyorum :)

15 Kasım 2009 Pazar

konya mutfağı

Sonuçta yemek bloğu...
Önceki yazımda da belirtmiştim. Gezip gördüklerimi değil, yediklerimi yazacağım diye. Daha yolculuk başlamadan düşünmüştüm Konya mutfağını yazmayı. Durum böyle olunca, biz Çılgın Blogcular Esma ve Mine (Dileğin tabiri) gezi boyunca yemekleri kızların yemesine fırsat vermeden fotoğraf çekmeye çalıştık.
-Dur yemee! Bozma! fotoğraf çekicem:))
-Hadii karnım çok acıktı!!
Yemek öncesi dialoglar hep böyleydi:)

KONYA'DA NELER YEDİK?
Neler yemedik ki? Cumartesi sabah bizi rehberimiz karşıladı. Önce otele gidip eşyalarımızı bıraktık. Hemen ardından kendimizi Konya sokaklarına attık..

İlk durağımız 'Sille Konak' oldu. Uzun bir gece yolculuğundan sonra, güneşli bir Konya sabahında açık havada kahvaltı çok iyi geldi..

Öğle yemeği içinse 'Konya Mutfağı' adlı, Konya'nın tüm yöresel yemeklerini hakkıyla yaptığını düşündüğüm bir restorana gittik..Bab-ı Esrar'da Karen Kimya, Konya'nın meşhur kuru bamya çorbasını içiyordu. Biz de bir deneyelim dedik ve çok beğendik. Çok küçük kuru bamyalardan salça ve et suyuyla yapılmıştı. Kızlar evlerinde de bu tadı denemeyi çok istediler ama denk gelip de alamadık kuru bamyayı..

Kıymalı kimyonlu yaprak sarma...
Bu kez fotoğraf çekmekte biraz geç kalmışım. Bu sarmayı pek sevmedim aslında. Belki içindeki kimyon tadından belki de Ege'nin zeytinyağlı ekşimsi yaprak sarmasının yerine hiçbir sarmayı koyamadığımdan..

Kıymalı su böreği nefisti..

Tirit.. Köfte pide üzerinde sarımsaklı yoğurtlu sosla servis edildi..

Sebzeli Közleme.. Hünkar beğendinin değişik bir versiyonu...

Tandır Kebabı..
Bizim Kurban Bayramlarında yaptığımız Sura'ya benziyordu. Kırmızı eti seven birisi olarak her üç et yemeğini de severek yedim. Tabi azar azar..

Sıra tatlılara geldi. Saç Arası...
Şuruplu tatlılarla pek aram olmadığı halde beğendim.
Höşmerim...
Benim bildiğim höşmerim tuzsuz peynirden yapılır ve rengi sarı olur. Bu yediğimiz nefis bir un helvasıydı. Garsondan kaymak ile yapıldığını öğrendik. Neşecim bu helva senin için..
Gezimizin en unutulmaz yiyeceği:))
İlk gün öğle yemeğinde yukarıda görünen tüm yemekleri bir arada yiyince, akşam yemeğine pek yer kalmamıştı. Ama öyle değilmiş :)
Akşam Sema gösterisine gitmeden önce sadece salata yemek için otelin restoranına geçtik. Masalarda biber turşusu ve pideler bizi bekliyordu. Tazecik ve tam karar acılı biber turşularına hepimiz bayıldık. Gerçekten nefisti... Öyleki garsonla görüşüp bize bu turşulardan vermesi / satması veya satın alabileceğimiz yeri söylemesi için neredeyse yalvardık:) Ama malesef otelin kendi yaptığı özel bir turşuymuş ve vermesi mümkün değilmiş..
Tabii biz bu güzel iştah açan turşulara dayanamayıp oturup hepsini yedik. Sadece onları yesek neyse, fiks menüde olan tüm yemekleri de yedik :))
Sonra hem söylenerek, hem gülerek hızlı bir tempoyla Mevlana Kültür Merkezi'ne yürüdük. Salona girdiğimizde o ruhani havaya bürünmemiz biraz zaman aldı :)))) (Dilek bunları yazarken bile gülme krizine girdim.)
Etli Ekmek...
Rehberimiz bizi bu kez Konya'nın en güzel etli ekmeğini yapan Meram yolu üzerindeki 'Havzan' a götürdü. Bizim kıymalı pideye çok benziyordu. İnce çıtır çıtır hamuru ve 1.5 metrelik servisiyle çok güzeldi.

O kadar yemeğin üzerine Meram'ın panaromik manzarasını seyrederek içilen nefis bir Türk kahvesi. Burada artık bizim rehber de dağıldı. Kızcağız bizim grubun hikayelerini dinledikçe gülmekten kırıldı...
Pilates seansları, metabolizma çayları, zeytinyağlı brokoli derken..
Ardından Konya'nın lezzetli yemekleri...Gezimiz kadar güzeldi...

11 Kasım 2009 Çarşamba

ruhani yolculuk

İyi geldi ......
Uzun zamandan sonra, güzel bir mola oldu benim için.
Son dönemlerde bu kadar güldüğümü de hatırlamıyorum....
Yolculuğun hikayesi, 3 hafta önce grubumuzun organizatörü Sevgili Dilek'ten gelen bir e-posta ile başladı.

-Kızlar yeni bir organizasyon düşünüyorum... Aşk ve Bab-ı Esrar'dan sonra bir Konya turuna ne dersiniz? Tek şart bu iki kitabı da okumuş ve beğenmiş olmak...
Bu fikir o günden itibaren olgunlaşarak, geçtiğimiz haftasonu nihayete erdi. Ve biz 7 bayan Şems Tebriz-i'mizi bulmak için cuma geceyarısı yollara düştük...
Grubun ortak paydası hepimizin çocuklarının aynı sınıfta okuyor olması. Böyle olunca bu ruhani yolculukta bile, en çok konuşulan konu yine çocuklarımızdı. Aramıza yeni katılan iki arkadaşımıza bu konuda ki sabırlarından dolayı teşekkür etmek istiyorum.

Her anı çok keyifli geçti gezimizin. Havanın bu kadar güzel olacağını tahmin bile etmemiştik. Oteldeki garsona inanıp yakın olduğunu düşündüğümüz Mevlana Kültür Merkezi'ne olaylı yürüyüşümüz, aklıma geldikçe güldüğüm anlardan biridir.
Gezdiklerimi gördüklerimi detaylı anlatmıyorum. Yediklerimi anlatacağım sonra.
Kısaca Mevlana'nın Türbesi, Camiler ve Medrese ziyaretleri...
Ve müthiş Sema Gösterisi...

Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol.
Şefkat ve merhamette güneş gibi ol.
Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol.
Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol.
Tevazu ve alçak gönüllükte toprak gibi ol.
Ya olduğun gibi görün, Ya göründüğün gibi ol.....





5 Kasım 2009 Perşembe

uçup giden...

Zamanı tutamıyorum yine...

Arada bir yerde durup oohhh diyemiyorum bu aralar..

Haftasonu gelen soğuklara bile alışamadı bünyem.

Az kaldı...Güzel bir kaçamak yapıyoruz yakında...

RUHANİ BİR YOLCULUK!!!!!
Umarım ruhuma da, bedenime de iyi gelir..............

29 Ekim 2009 Perşembe

zeytinyağlı brokoli ve brüksel lahanası

BUNLARIN DA YEMEĞİ OLUR MU DİYENLERE..
Epeydir yapmayı düşündüğüm bir yemekti...
İlk kez yapıyorum. Ama eşim ve benden tam not aldı...
Ehh malum bu aralar zayıflama ve sağlıklı beslenme konularına daldık biraz. Keşke hep böyle devam edebilsek ve sağlıklı beslenmeyi hayatımıza tamamen yerleştirebilsek..

Bu yemeğin bir iki güzel tarafı olduğunu farkettim..
Nasılsa eşimde çok sevdi. Kış aylarında alternatif bir sebze yemeği olabilir. Maalesef pırasayı çok sevmiyoruz. Kereviz olsa da olur olmasa da... Geriye galiba ıspanak kalıyor sadece...
Diğer tarafdan da haşlama şeklinde yapılmadığı için suyu dökülmüyor. Böylelikle hem brokoli hem de brüksel lahanasının içerdiği özellikle kanserle savaşan değerli maddeleri kaybetmiyoruz. Zira salatasını yaparken haşlayarak suyunu döktüğümüz için, bu maddelerin % 80'i suya geçerek heba oluyor.

Malzemeler:

Ölçü vermiyorum. Göz kararı ayarlayabilirsiniz. Belki ilkinde tadımlık yaparsınız lezzet testi için..

  • brokoli
  • brüksel lahanası
  • arpacık soğanı
  • domates
  • zeytinyağı, tuz, pul biber

Yapılışı:

  • Önce soğanları yağda biraz pembeleştirdim.
  • Ardından diğer sebzeleri ilave ettim.
  • Çok az su ilavesiyle pişirdim.
Yemeği biraz daha zenginleştirmek mümkün. Kıymalı yapılabilir ve sevdiğiniz, yakışacağını düşündüğünüz baharatlar ilave edilebilir.
Deneyin derim...

26 Ekim 2009 Pazartesi

fırında çipura

EN KOLAY VE EN TEMİZ BALIK TARİFİ
Gerçekten de öyle..
  • Temizlenmiş balıklar evde tekrar güzelce yıkanır.
  • Tepsiye alüminyum folyo serilir. (Tepsiyi yıkamak da kolay olmalı.)
  • Balıklar tepsiye sıralanır. Üzerlerine çok az zeytinyağı sürülür. Biraz da tuz.
  • Orta boy balık için 200 C'lik fırında tam 20 dakika...(işin püf noktası burası bence...)

Balıklar fırında pişerken salatanızı yapıp, masanızı hazırlıyorsunuz. Toplam 30 dakikada yemeğe başlayabilirsiniz...

Her seferinde, bunu haftada bir yapmalıyım diyorum. Neden yapamıyorum anlamadım....

22 Ekim 2009 Perşembe

metabolizma çayı


PİLATES EĞİTMENİM BANA KIZDI...
Bir süredir pilatese gidiyorum. Pilates eğitmenim Sevgili Duygu'ya 'Vakit Buldukça' dan söz etmiştim. Geçtiğimiz seansda bana bloğa girdiğini söyledi. Tepkileri aynen şöyle:

-Bloğunuza girdim. Siz hala bana ben neden zayıflayamıyorum deyin... öyle yemekler yaparsanız.....
-Ohh baklavalar falan..İnsan bari bir metabolizma çayı, bir salata koyar...

:)))

Haklııı...
-Ama Duygu ben onları yapıyorum, ama az yiyorum.
-Bak hafif yemek tariflerimde var. Kekler, tatlılar oğlumla eşim için...
desem....Sonuç ortada...

Durum böyle olunca Duygu'nun da söylediği gibi Metabolizma Çayı yazmaya karar verdim. Hem de hemen yapıp içmeye...
Malzemeler:
  • 1 büyük elma
  • 1 limon
  • 1 tatlı kaşığı tane karabiber (sakın ezmeyin!!)
  • 4-5 tane karanfil
  • 1 tane çubuk tarçın

Yapılışı:
  • Elma ve limonu kabuklarıyla beraber dörde böldüm.
  • 3 lt su içine tüm malzemeleri koydum.
  • 1.5 lt'ye düşene kadar kaynattım.
  • Elma ve limon parçalarını ezdim.
Tadı tahminimden çok daha güzel olmuş. Hemen kendime bir fincan alıp, bilgisayarın karşısına geçtim buraya yazmak için..
Bu çayı son günlerde keşfettiğim bir blogdan öğrendim. Mevsimlerden Roma... Blog sahibi Dr.Mehtap Pasin Gualano.
Dr. Gualano İtalya'da yaşayan 4 ihtisaslı bir tıp doktoru. Hem sağlıklı beslenme ve zayıflama, hem de yaşama dair süper yazıları var bloğunda. Blog da en çok ilgimi çeken nokta şu... Mehtap Hanım sağlıklı beslenmeyle zayıflamayı anlatırken aynı zamanda okuyucuyu motive ediyor. Yoğun bir çalışma temposuna rağmen tek tek tüm yorumculara cevap yazıp takip ediyor....Okuduğum öykülerden epey yol katedildiğini anlıyorum...
Mehtap Hanım, bu çayı kilo verme durduğunda metabolizmayı canlandırmak için önermiş. Öğün aralarında birer fincan.. Çayın ayrıca öksürüğe de iyi geldiğini, istenirse ıhlamur da ilave edilebileceğini belirtmiş bloğunda.
Her durumda faydalı görünüyor. Özellikle önümüzdeki soğuk kış günleri için güzel bir içecek..

18 Ekim 2009 Pazar

browni


PAZAR KEYFİ
Bugün evde tembellik yapmaya karar verdik..

Evde olmak demek, benim mutfağa girmem demek.
Hiçbir şey yapmayacağım desem, üç öğün yemek hazırlamak için yine mutfaktayım. Ama tabii duramıyorum. Oğlum için birşeyler yapmak istiyorum.
Murat Ege, yengesinin yaptığı ve severek yediği browniden istedi..
Hemen Şirvan aranıp, browni tarifi alındı.
Ailemizin Browni ustası da Sevgili Şirvan...

Malzemeler:
  • 3 yumurta
  • 1,5 sb şeker
  • 1/2 sb mısırözü yağı
  • 1 sb süt
  • 2-3 yk kakao
  • 2 sb un (biraz fazlası)
  • 1 paket kabartma tozu
  • 1 vanilya
  • sütlü çikolata
Yapılışı:
  • Un ve kabartma tozu haricindekileri sırayla karıştırdım.
  • Mevcut karışımdan 1 su bardağı kenara ayırdıktan sonra, kalan karışıma un ve kabartma tozunu ilave ettim.
Buraya kadar problem yok..
Tam fırın tepsisini yağlayıp, hamuru dökecek iken oğlum silikon kek kalıplarını çıkarıp bunları kullanmanın daha güzel olacağını söyledi. Hazır yediği browniler gibi olmasını istiyormuş..

Kalıplar tümünü almadığı için bir kısmını başka bir kaba koymak zorunda kaldım.
Kek fırında kabardı ve çok güzel pişti. Çok da nefis görünüyorlar....
Ama bir sorun var..
Kek fırından çıkar çıkmaz ayırdığımız 1 sb karışımı kekin üzerine dökmemiz gerek. Tabii bizim kekler kabardıkları için ve karışımda çok yoğun olduğundan ıslatmak mümkün değil. Karışım akıp gidiyor.
Burada hemen Sevgili Mineciğimin yöntemini devreye soktum. Mis Kokulu Lezzetler 'de bu hafta yayınladığı Browni tarifindeki gibi keki süt ile ıslattım.


Fırın kabında pişirdiğim diğer keke de ayırdığım karışımı döktüm. Biraz beni uğraştırsa da, her ikisi de nefis oldu...
Pazar keyfini de bu yazıyı yaparken yaptım. Mutfak masasında önümde bilgisayarım, bir fincan kahve ve yanında da browni...
Arkada da Candan Erçetin.....
İYİ PAZARLAR..

11 Ekim 2009 Pazar

fırında sebzeli mantar

Özel yemek sofralarımın vazgeçilmezi bir ara sıcak..
Ama eşimle benim için yanında salata ile bir ana yemek.
Yapılışı da son derece kolay..

Malzemeler:
  • 500 gr mantar
  • küçük boy garnitür (Havuç, patates, bezelye)
  • tereyağ
  • kaşar peyniri

Yapılışı:

  • Mantarları yıkadıktan sonra, ince ince dilimledim.
  • Garnitürü süzgeçte sudan geçirdim.
  • Fırın kabına bir sıra mantar bir sıra sebzeler şeklinde yerleştirdim.
  • Üzerine bolca kaşar rendesi ve üzerine yaklaşık 1 yemek kaşığı kadar tereyağı koydum.
  • Su koymaya gerek yok. Mantar suyunu salıyor.
  • 180 C de ki fırında yaklaşık 40 dakika pişirdim.

Bu yemeği geliştirmek mümkün tabii.. Benim çok pratik bulduğum hazır garnitürler dışında, farklı sebzelerle de yapılabilir. Havuç yanında kabak dilimleri ve biraz krema ilavesi ile de ayrı bir lezzete kavuşacaktır.

6 Ekim 2009 Salı

beşamel soslu mantarlı tavuk

Bu da tavuğun en sevdiğim hali...
Tek başına biraz tatsız bulduğum tavuğun göğüs etine, beşamel sosun çok yakıştığını düşünüyorum. Bir de et yemeklerinde çok sevdiğim mantar da içine girince nefis bir tavuk yemeği ortaya çıkıyor. Bana göre tabii.

Malzemeler:
Malzemeleri yazmaya başlayınca farkettim ki ben bu yemeği tamamen göz kararı yapıyormuşum:) Yine de miktar vermeye çalışacağım.
  • Tavuk göğsü (Küçük tabaklarda satılan 3-4 parçalı olanları baz alalım)
  • 1/2 kg mantar
  • 1 yemek kaşığı tereyağ
  • 1-1,5 yemek kaşığı un
  • 1 çay bardağı kadar süt
  • Üzerine tulum rendesi(yoksa kaşar da olabilir)
Yapılışı:
  • Tavuk etlerini yıkayıp, suda haşlıyorum.
  • Pişen tavuk etlerini parçalayarak fırın tepsisine koyuyorum. Etleri tiftmiyorum. Sadece incelterek iri parçalara ayırmaya çalışıyorum.
  • Tavaya terayağını koyup un ile kavuruyorum.
  • Biraz kavrulduktan sonra, sütü ilave ediyorum.
  • Sürekli karıştırarak pütürsüz bir kıvam almasını sağlıyorum.
  • Daha sonra tavuk suyu ilave ediyorum. Tahmini 1 yada 1,5 su bardağı sanırım. Yani epeyce sulu kıvamlı bir muhallebi oluyor.
  • Genelde aceleyle yaptığımdan topaklar kalıyor, bunun için de her zaman ki gibi el blenderı kullanarak pütürsüz kıvamı yakalıyorum.
  • Mantarları yıkayıp doğruyorum. Onlarıda fırın tepsisine koyup, tavukların arasına karışmasını sağlıyorum.
  • Üzerine beşamel sosu döküyorum.
  • Ve üzerine peynir rendesi. (Çok fazla abartmayın peynir miktarını)
  • Beşamel sosa pişirirken tuz koyuyoruz tabii:))
  • Önce 200 C'ye ısıtılmış fırına koyuyorum. Bir süre sonra 180 C'ye düşürüp, üzeri kızarıncaya kadar pişiriyorum.
Mutfak Sırları : Daha önce bir kitap paylaşmıştım. İlk meyvesini veriyor.
Beşamel sosun topaklanmaması için, erimiş terayağ ve una yavaş yavaş sıcak süt ilave edin. Isıtmadan pürüzsüz bir kıvam alıncaya kadar karıştırın. Sonra ocak üstüne alarak ve çırpma teliyle karıştırarak kıvamlaştırın.

29 Eylül 2009 Salı

yoğurtlu börülce


Yazıp yazmamakta karasız kaldım..
Hiç uğraştırmayan bir tarif sonuçta. Ama baktım ki etrafımda börülceyi bu şekliyle yapan yok. Paylaşmak istedim..
Börülce benim en sevdiğim sebzeler arasındadır. Yeşili yada kurusu olsun hiç farketmez. Şöyle bol sarımsaklı limonlu ve zeytinyağlı olan salatasına da kimse hayır diyemez sanırım. En çok yapılan ve sevilen halidir..
Yoğurtlusuna gelince..
Tahmin ettiğiniz gibi, haşlanmış börülcelerin üzerine sarımsaklı yoğurt dökülüyor. Onun da üzerine kızdırılmış kırmızı biber-zeytinyağ ikilisi gezdiriliyor.
Ben yağını biraz az koydum. Biraz daha eklenebilir :)

28 Eylül 2009 Pazartesi

annemin domatesli et yemeği

Bir Özel Hanım klasiği...
Bu yemek annemle özdeşleşmiştir artık. Dışarıdan bakınca bilinen bir yemektir aslında... ama lezzeti bir başkadır annemin elinden...
Tabii bunda babamın et seçiminin de payı var.
Aynı zamanda annemin davet sofralarının da vazgeçilmezidir. Böyle olunca annemin verdiği malzeme miktarının yarısını veriyorum.
Malzemeler:
  • 1 kg kuzu eti
  • 4-5 adet domates
  • 4 adet biber
  • 2-3 adet patates

Yapılışı:

  • Etler suyunu salıp, tekrar çekinceye kadar karıştırılır.
  • Ardından biberler ilave edilir.
  • Yaklaşık 5 dakika kadar sonra domatesler eklenir.
  • Domatesler suyunu salıp bir müddet etlerle piştikten sonra, suyunu ilave edip 1 saat kadar düdüklü tencerede pişirilir.
  • Daha sonra patatesler ilave edilerek 10 dakika daha pişirilir.
  • Fırın tepsisine alınarak, üzeri kızarıncaya kadar fırınlanır.
  • Bu yemekte ekstra yağ yok. Annemin dediğine göre etin yağı yeterliymiş. Ayrıca bu yemekte soğan sarımsak da yok. İstenirse konulabilirmiş.
Bu güzel yemek bu kez de bayram soframızdaydı. Arife akşamından karşıladık bayramı..
Masamızda aynı zamanda nefis bir yaprak sarma vardı. Sevgili Şirvancım ve annecim çok güzel yemekler hazırlamışlar.
Ama galiba en güzeli, bir bayramda daha ailece bu masanın etrafında toplanmaktı. Daha nice bayramlara...

20 Eylül 2009 Pazar

ev baklavası

İYİ BAYRAMLAR
Sevdiklerimizle beraber sevinç ve mutlulukları paylaşma fırsatı veren nice bayramları, sağlıkla ve esenlikle kutlamak dileğiyle...
Tatlısız bayram olmaz...
Bizim evde de baklavasız Ramazan Bayramı olmaz.
Buradan tüm dostlara gönderiyorum.
Afiyet olsun...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...